Kentsel Dönüşüm Hukuku

5393 Sayılı Kanun, belediyelerin görev bölgelerinde ortaya çıkan kentsel sorunlara çözüm üretmekle görevli olduklarını işaret ederek, bu görevlerin yerine getirilmesine yönelik yetki ve usulleri düzenlemiştir. Kentsel dönüşüm uygulaması, kentsel dönüşüm ve gelişim projesi hazırlanmak suretiyle gerçekleştirilecektir.Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi en az 5 en çok 500 hektarlık bir arazi üzerinde yapılabilecektir. Toplamı 5 hektardan az olmamak kaydı ile proje alanı ile ilişkili birden fazla yer tek bir dönüşüm alanı olarak belirlenebilir.Belediye bu projeyi hazırlarken her ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm imar işlemleri ve İmar Kanununda belediyelere tanınmış yetkileri kullanmaya yetkilidir. Bu projelerin sağlıklı olarak yürüyebilmesi için ilgili yerlerde belediye yeniden parselasyon veya imar çalışması yapabilecektir. Bugün bağımsız bölüm olarak tek başına taşınmaz sahibi olan kişiler bu planlama çerçevesinde komşularıyla birlikte arsa payı oranıyla müşterek hak sahibi olabilirler.

Bugün Türkiye’de olası bir kentsel dönüşüm çalışması yapılacak olursa büyük olasılıkla halk arasında “Kentsel Dönüşüm Yasası” olarak da bilinen 6306 Sayılı Kanuna dayanarak yapılacaktır. Zira bu kanunda idareye son derece geniş yetkiler tanınmış, bir takım zamanlama kısıtlamaları getirilerek plan ve projelerin hızla sonuçlanması amaçlanmış, hatta yer yer mülkiyet hakkını kısıtlayıcı hükümler getirilmiştir.Bu kanuna göre öncelikle, riskin ortaya konulmasına yönelik tespitler yapılacak ve sonrasında alanın ya da yapı parselinin dönüştürmeye hazır hale getirilmesi sağlanacaktır. Üçüncü aşamada ise, güncel ihtiyaçlara ve tekniklere uygun olarak yeniden yapılaşma ya da güçlendirme yoluna gidilecektir.

Özet olarak “Kentsel Dönüşüm” kavramı toplumsal anlamda herkese fayda sağlayan, şehrin çevresini ve elbette çehresini olumlu yönde etkileyen bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Ne var ki birden çok kişiyi etkileyen ve idareye ciddi yetkiler tanıyarak vücut bulabilen tüm kavram ve kurumlar gibi kentsel dönüşüm de belli hakları (mülkiyet hakkı) ister istemez kısıtlamaktadır. Kentsel dönüşüm plan ve projeleri başladığında kanun gereği işlemleri durdurabilme imkanı olmasa da Anayasa’da ve AİHS 1 nolu ek protokolünde tanınmış mülkiyet hakkının tecavüzü mahiyetindeki işlemler her zaman dava ve tazminat konusu olacaktır.